Çağdaş dünyanın eğitim anlayışında yeni bir dönem açılıyor. Bugün sosyal bilimlerin tüm alanları gibi dil ve edebiyat öğretiminde de teknolojik gelişimin yanında, covid-19 salgınından dolayı teknolojiye adaptasyonun da hızlanması yeni bir döneme girdiğimizi daha net görmemizi sağlıyor. Ancak ülkemizin ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarının büyük bölümünde, dil ve edebiyat öğretiminde hâlâ geleneksel yöntemlerin tercih edildiğini görmekteyiz. 20. yüzyılın başından itibaren teknoloji üreten toplumlar, bilimde ve eğitimde atılım gerçekleştirdiler. Bugün dünya, 4. sanayi devrimini, yapay zekâ uygulamalarını, farklı bir gezegendeki insan yaşamını konuşurken, günümüz Türkiye’sinde öğretmenlerin en temel aracının hâlâ kara tahta olduğu, hatta üniversitelerdeki öğretim üyelerinin pek çoğunun teknik alt yapıya (bilgisayar, mikrofon, kulaklık, gerekli yazılımlar) sahip olmadıkları görülmektedir. Eğitime mobil cihazlar, taşınabilir/giyilebilir araçlar, sanal gerçeklik, makine ve yapay zekâ öğrenimleri, bulut teknolojisi vb. ile devam eden bir çağı yakalamak için Türkiye’de sosyal bilimler de dâhil olmak üzere tüm bilim alanlarında yenilikçi yöntemlere dair yapılacak araştırmalar desteklenmeli, projelendirilmelidir. Türk ekonomisinin gelişimi ve eğitimde teknolojiye yapılan yatırımlar, dil ve edebiyat öğretiminin kalitesini de yükseltecektir. Türk eğitim sistemi, çağdaşlarına nazaran teknolojiye bu denli uzak oluşu ile mevcut covid-19 salgın şartları birleşince ekonomiden eğitime ayrılacak bütçenin yetersizliği, öğretmen eğitimi ve medya okur-yazarlığı eksiklikleri gibi problemler nedeniyle bugün büyük sancılar çekmektedir. Dil ve edebiyat eğitiminde podcastların, yazılımların ve sinema filmlerinin sınıfta kullanımının artması uzaktan eğitime, esnek öğrenmeye ve kendi kendine öğrenmeye daha çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde öğretmenler ve öğrenciler için rahatlatıcı olacaktır.